Hayat bazen çok karmaşık geliyor. Faturalar, işler, koşturmalar… ama sonra bir oyun çıkıyor karşına, adı Big Bamboo. Diyorsun ki “Ulan bir oyun da mı dertten kurtarmaz?” Derken bi bakmışsın, bambular dönüyor ekranda, panda göz kırpıyor. İçinden “Hadi hayırlısı” diyorsun.
Ama şöyle söyleyeyim… bu oyun sadece dönmüyor, konuşuyor resmen. “Ben buradayım, sabırlı ol, sabredeni severim” diye fısıldıyor gibi. Ben ilk açtığımda açıkçası “Ya bu ne, çok sakin” dedim. Ama üç çevirmeden sonra bam! Gözümün önünde altın yağdı. O an dedim ki, “Bu bambu işi başka…”
Big Bamboo, ilk bakışta sessiz sakin bir köy gibi. Ama öyle köy ki… altını toprağa saklamışlar. Her dönüşte biraz daha yaklaşıyorsun o defineye. Semboller sade ama tok. O bambu çubukları, altın paralar, pandalar… hepsi bir şey anlatıyor aslında. Oynarken seni germiyor ama tetikte tutuyor.
Ve şu özelliği var ya, gizli çarpanlar. Aman diyeyim, dikkatli bak. Bir çarpıyor, çarpanı görünce “Yok artık!” diyorsun. Hele o bonus ekranları… bir anda ortalık karışıyor. Panda bile orda bi ciddileşiyor.
Bir de grafikleri… abartısız ama kaliteli. Yani gözünü yormuyor ama alıyor seni içine. Dalgın dalgın bakarken bir bakmışsın, çılgın kazanç geliyor. Dedim ya, bu oyun seni sessizce yükseltiyor.
Şimdi burda işin asıl keyfi nerede biliyor musun? Slotter ’da. Evet evet, başka yerde oynadım ama yok, tadı yoktu. Ya donuyor, ya bağlantı saçmalıyor. Sonra kızıyorum kendime, “Niye Slotter’a gitmedin?” diye.
Slotter aç, Big Bamboo’yu bul, tıkla, vın diye çalışsın. Ne reklam ne saçmalık. Direk oyundasın. Hatta bence Slotter bu oyun için özel bir konfor sağlamış. Mobilde bile oynasan akıyor. Bi göz at, sonra bana hak verirsin.
Kazanç kısmına gelirsek, orda da destek tam. Ne kazandıysan anında hesabında. O yüzden diyorum ya, Big Bamboo’yu hakkıyla oynamak istiyorsan, mekânın belli: Slotter.
Bu oyun bana hep bir şeyi hatırlatıyor. Hani derler ya “Bambu gibi ol, rüzgarla eğil ama asla kırılma.” İşte Big Bamboo da öyle. Bazen dönüyor dönüyor, ses yok. “Ulan nerede bu panda?” diyorsun. Ama bir sabret… o çarpanlı bambular gelince var ya, öyle bir patlatıyor ki, ekranı izlerken kendini ödül töreninde gibi hissediyorsun.
Ve inat etmiyor oyun. Ne verecekse zamanında veriyor. Keyifli oynatıyor, naz yapmıyor. Bir yandan şans işi ama bir yandan da sanki seni kolluyor gibi.
Big Bamboo, sadece slot oyunu değil, küçük bir zen bahçesi gibi. Dönüşlerde huzur, bonuslarda coşku… hepsi bir arada. Ve Slotter’la birleşince tam bir “oooh” anı yaşatıyor.
Oynarken bazen ekrana bakıp “Ya burda bi iş var” diyorsun. Ve o his yanılmıyor. Big Bamboo, seni şaşırtmadan sevindirenlerden. Büyük patlamaları sessizce yapanlardan. Bir kere tadını aldın mı, bir daha bırakamıyorsun.
O yüzden eğer içinden “Acaba?” geçiyorsa, fazla düşünme. Aç Slotter’ı, bul Big Bamboo’yu ve bırak makaralar seni nereye götürüyorsa oraya. Çünkü bazen en büyük mutluluk, en beklenmedik dönüşte gizlidir.
Valla bak, şimdi sana bir şey diyeceğim. Bu Grace of Cleopatra var ya… öyle elinde…
Şimdi bak… hani bazı oyunlar var ya, “sessiz sakin” takılıyor. Fire Strike öyle değil kanka.…
The Hand of Midas, şimdi açık konuşacağım, hani şu Midas’ın dokunduğu her şeyi altına çevirme…
Joker's Jewels, bu slot işi bir başka ya. Hele bir de karşıda Joker varsa, işler…
Şimdi sana desem ki, “kanka köpek kulübesine girip servet bulacaksın,” dersin ki “abi dalga mı…
Paranın sesini herkes duyar ama paranın aksiyonunu yaşamak her yiğidin harcı değil. Açık konuşayım, Action…